22 Şubat 2011

22 Şubat - Terry Riley

Son günlerde belli albümleri tekrar tekrar dinliyorum, iki tanesinden geçen hafta bahsetmiştim. White Lunar'dan bir parça çalarım diye düşünüyordum hatta, şimdi farkettim ki bunu da atlamışım (gelecek haftaya söz). Bu sefer bahsedeceğim isim Terry Riley ve hiç adetim değildir ama 19 dakikalık bir parçaya yer verdim programda! (biraz mini çakal olarak da görülebilir tabii, 5-6 farklı parça yerine bir tek parça ile yırtmak falan)

Her neyse, bu Terry Riley yaptığı müzik ile özellikle 60'larda oldukça ses getirmiş ve Soft Machine, The Who gibi grupları doğrudan etkilemiş bir müzisyen - The Who'nun Baba O'Riley parçası ismini ondan alıyor (A Rainbow In Curved Air'i dinleyince neden olduğunu anlayacaksınız eminim). Bu eser 1969'da yayınlanmış (yayında 67 demişim, geçmiş olsun), tam da o dönemin ruhunu yansıtıyor, eminim o zamanlar ilk kez dinleyenler bizim şu anda hissettiğimizden çok daha farklı şeyler hissetmişlerdir. Yeni, farklı, organik ve sıcak ama aynı zamanda oldukça elektronik, karmaşık bir müzik, 2001'i hatırlatıyor biraz. "Tape delay" denilen analog efekt aletini kullanılmış yoğun bir şekilde (günümüzde kullanılan echo / delay ünitelerinin babasıdır bu, Pink Floyd falanda çok kullanmıştır). Ve müziği üreten aletler batılı  ama müzik oldukça yoğun doğu etkileri taşıyor, Hindistan, Endonezya, gamelan müzikleri...

Son günlerde yatmadan önce bunu dinliyorum işte :)


22 Şubat 2011 Alçak Basınç

Gruff Rhys Sensations In The Dark
Toro Y Moi Still Sound
Amadou & Mariam La Réalité
Radiohead Morning Mr Magpie
Cut Copy Hanging Onto Every Heartbeat
Destroyer Poor In Love
Adele Set Fire To The Rain
The Black Keys The Only One
Console My Dog Eats Beats
Bob James Take Me To The Mardi Gras
Terry Riley A Rainbow In Curved Air
.

16 Şubat 2011

15 Şubat - Demdike Stare


Son günlerde sıkça dinlediğim iki albüm var. Biri Nick Cave ile Warren Ellis'in 2009'da yayınlanan White Lunar albümü. Tam anlamıyla huzur buluyorum bu albümden. Sakin ve kendi halinde, ama diğer taraftan da insanın üstünü örten, sıcak tutan bir albüm, anne sevgisi gibi bir şey. İkilinin son yıllarda müziklerini yaptıkları film ve belgesellerden seçme eserler içeren iki cd'lik bir albüm bu. Özellikle The Assasination Of Jesse James ve The Proposition'ın hafif minimalist hafif pastoral müziklerini sevenler için mükemmel bir albüm. Eskiden bir ara programda da bir iki parça çalmıştım buradan. Gelecek hafta tekrar çalmak şart oldu.

Durmadan dinlediğim diğer albüm ise bundan oldukça farklı, oldukça dumanlı, karmakarışık duygular içeren ama yine de sinematik tarzı ile zihinde benzer duygular uyandıran bir albüm. Demdike Stare isimli ikilinin 3 cd'lik yeni albümleri Tryptych bu. İlk Pitchforkmedia'daki albüm incelemesini okuduğumda ilgimi çekmişti bu albüm, sonra dinlediğimde de garip bir şekilde kendisine bağladı. Biraz dubstep etkisi içerse de esas olarak karanlık atmosferli bir ambient / dub albümü. Gece uyumadan önce dinlemelik tam. Karanlık olmakla birlikte karamsar olduğunu söyleyemeyeceğim. Tamam, bir mutluluk ve umut albümü değil ama garip bir sıcaklık da içeriyor, yeraltında bir sığınakta olmak gibi, garip bir tedirginlik ile güven duygusu aynı anda hissettiriyor kendisini. Başka bir şey daha geliyor bunu söylerken aklıma ama onu yazmayacağım artık... Eğer atmosferik, "kendi kendisinin soundtrack'i" olan müziklerden hoşlanıyorsanız bu adamlara kesin bir kulak kabartın derim. 


15 Şubat 2011 Alçak Basınç

Toro y Moi   New Beat
Jamaica   The Outsider
British Sea Power   Living Is So Easy
Weezer   Trainwrecks
Gorillaz   On Melancholy Hill
Vampire Weekends Giving Up The Gun
The Last Shadow Puppets   My Mistakes Were Made For You
Karen Elson   The Truth Is In The Dirt
Skeewiff Man Of Constant Sorrow
Mint Royale   Kenny's Last Dance
Fatboy Slim   Weapon Of Choice
The Jolly Boys   Perfect Day
Team Ghost   High Hopes
Demdike Stare   Caged In Stammheim
.

10 Şubat 2011

8 Şubat - "Sesli Yaşam"


Haftaya şehrimizin ikinci büyük film festivali olan !f istanbul başlıyor! Çok da güzel bir müzik filmleri bölümü var festivalin, Sesli Yaşam adında. Toplam yedi film var bu bölümde. Beni özellikle tavlayanlar Feist'in "The Reminder" albümünün çevresinde geçen "Look At What The Light Did Now" ve Motörhead'in vokalisti Lemmy'nin filmi oldu. İkisine de gidiyorum, bu kesin. Ama diğerleri de hiç aşağı kalmıyorlar aslında, bir John Lennon belgeseli olan "LennonNYC", Blur'ün geçen yıl çıktığı son turnesi sırasında çekilen "Blur: No Distance Left To Run", tekno denilen müzik hakkında keyifli bir film olabileceğini düşündüğüm "Speaking In Code" ve "Jose Gonzales'in Olağanüstü Sıradan Yaşamı" serideki diğer filmlerden.

Sona bir tane film kaldı adını anmadığım, o da "We Don't Care About Music Anyway", Tokyo'daki avant-garde müzik camiası hakkında bir filmmiş. Nedense benim en az ilgimi çeken film oldu. Ama şimdi bunu Serra duysa kesin "aa bak sen o filmi mutlaka görmelisin"derdi herhalde... Neyse, Serra henüz bir şey söylemedi, festival de başlamadı :)


8 Şubat2010 Alçak Basınç

M83 Don't Save Us From The Flames
Holy Fuck Lovely Allen
Ginger Ninja Sunshine
The Amplifetes Somebody New
The Inspector Cluzo Zombie DJ Killers
Chapelier Fou Luggage
Feist Limit To Your Love
Ray Lamontagne & The Pariah Dogs Beg Steal Or Borrow
The Phoenix Foundation Wonton
Gorillaz Revolving Doors
The Aliens Tomorrow
Destroyer Downtown
James Blake I Never Learnt To Share
Seefeel Plainsong