04 Aralık 2011

29 Kasım - The Black Keys


The Black Keys grubunun yeni albümü El Camino neredeyse çıktı ve ortalık karışıverdi şimdiden! Lonely Boy, albümden çıkan ilk single, youtube'da yayınlanalı bir ay kadar bir süre geçmiş ve şu an itibariyle 3 milyon izlemenin üzerine çıkmışlar. Heyecanla bekliyoruz albümü, 6 Aralık piyasaya çıkış tarihi (ama internet'e promo kopyaları şimdiden yayılmış tabii).

Bu tür "Americana" rock / blues / soul / R&B müziklerde gezerken iki hoş keşif de yapmış oldum kendimce. Biri Alabama Shakes, adı gibi Alabama'lı bir bir grup bu, vokalistleri Brittany Howard, göründüğü kadarıyla süper cool bir hatun kendisi. Şöyle söyleyeyim, Alabama'da bir viski masasında (!) kendisiyle iki çift laf etmek isterdim! Straight bourbon mu yoksa? Neyse. Diğer keşfimiz de Charles Bradley. Kendisi 60'larını devirmiş usta bir isim. Ben onu Daptone Records kataloğundan çıkan yeni albümü No Time For Dreaming ile duydum. Nirvana'nın Stay Away'ine yaptığı yorum ile oldukça konuşuluyor bu ara. Güzel.

 ...
.
.

29 Kasım 2011 Alçak Basınç

Bunu görüyorsanız bir sorun olabilir

Blakroc   Dollaz & Sense
The Black Keys Lonely Boy
MuteMath   One More
Gotye   Somebody That I Used To Know
Toro y Moi   I Can Get Love
John Maus   Streetlight
Poolside  Harvest Moon
Mike Simonetti And Johnny Jewel   Her Magic Spell
Com Truise   Brokendate
Tycho   Melanine
Andrew Bird   Night Sky
Charles Bradley   I Believe In Your Love
Alabama Shakes Hold On
Hanni El Khatib   Heartbreak Hotel

.

26 Kasım 2011

22 Kasım - Tycho

Tycho'nun Dive albümü, son haftalarda sıkça dinlediğim albümlerden biri. Oldukça sinematik bir hali var, böyle bütün albümü tek bir video klip halinde bir yerlerde izleyebilirmişsiniz gibi geliyor. İşin aslı, Tycho'nun arkasındaki San Francisco'lu Scott Hansen, aynı zamanda tanınan bir grafik tasarımcısı ve ISO50 adı ile yaptığı çalışmalar, tam da onun müziğinin görsel izdüşümü gibi (hm biraz kitabi oldu bu laflar, kusura bakmayın, uygun geldi yazdım). Neyse, inanmayan kendi baksın kardeşim, işte linki! Bu da plak şirketi Ghostly International'ın web sitesindeki Tycho'nun sayfasının linki. Bonus olarak da Scott'un ISO50 blog'unda yayınladığı güzel bir playlist, onun linki de budur.

Ayrıca The Naked And Famous isimli Yeni Zellanda'lı grubu da durmadan dinliyorum bu ara, albümün adı Passive Me, Agressive You ve bana MGMT'nin ilk albümü zamanlarını hatırlatıyorlar. Ama tıpatıp bir benzeme değil tabii bu, basit bir taklit değil, kendilerince enerjik, elektronik ve melodik bir müzik yapmışlar. En hit şarkıları Young Blood'ı geçen haftalarda bi çalmıştım, bu hafta da albümün diğer güzel şarkılarından Punching In A Dream vardı programda.


Haftaya görüşmek üzere! 


22 Kasım 2011 Alçak Basınç

Bunu görüyorsanız bir sorun olabilir

The Naked And Famous   Punching In A Dream
Summer Camp     Welcome To Condale
M83   OK Pal
Washed Out   Far Away
Tycho   Hours
St. Vincent   Strange Mercy
Karkwa Lacouphene
Kurt Vile   Jesus Fever
Moon Duo   When You Cut
North Atlantic Oscillation   Star Chamber
Mogwai   San Pedro
Girls   Heartbreaker
The Antlers   French Exit
Ane Brun What's Happening With You And Him
Chromatics   Night Drive 
.

17 Kasım 2011

"Tonight I'm Gonna Have Myself A Really Good Time"

Bugün ilginç bir e-mail aldım, "uluslararası bir sanatçı platformu" olan Talenthouse'dan. Bu şirketi daha önce tanımıyordum, genelde bu blog'da da etkinlik vs tanıtımı pek yapmam ama düzenledikleri olay o kadar güzel bir şeyki, bir an bile blog'a koymakta tereddüt etmedim!

Queen grubu (özellikle Brian May ve Roger Taylor), kuruluşunun 40 yılı vesilesi ile ilginç bazı aktiviteler yapıyorlar. Bunlardan biri de bir remix yarışması. Remix için Queen'in Jazz albümündeki en güzel şarkılardan biri olan Don't Stop Me Now'ı seçmişler ve kanal kayıtlarını da katılımcılar ile paylaşıyorlar. Yapılacak remix'ler arasından seçilecek en iyileri için de güzel ödüller var (remix'in yayınlanması, Londra seyahati, 1.000 dolarlık para ödülü ve bir sürü hediyeler vs). Hiç fena bir yarışma değil anlayacağınız. Ancak bence en zor tarafı, şarkının hiç de kolay remix'lenecek bir şarkı olmaması sanırım. Böyle tastamam bir şarkıya kim ne yapacak merakla bekliyorum. Ama yine de, çok ilginç şeyler yapılabilir, Türkiye'den de çok güzel şeyler çıkabilir, çıkmasını isterim. 


Peki uzun uzun anlattık, bu olay ile ilgili detaylı bilgiler nerededir? Yarışma ile ilgili Talenthouse'un aşağıdaki web sitesine girebilir ve oradan katılım şartlarını görebilirsiniz. Hatta meraklılarına şimdiden bir tüyo, kanal kayıtlarını aşağıdaki linkten herkes dinleyebiliyor. Freddie Mercury'nin çıplak sesini duymak bile bu yarışmayı kendi başına muhteşem bir şey yapmaya yetiyor açıkcası!


http://www.talenthouse.com/queen-dont-stop-me-now-parcasi-icin-remiks-hazirlayin
.

10 Kasım 2011

8 Kasım - Glass Candy ve Soundcollage

Italians Do It Better isminde bir plak şirketi duymuş muydunuz? Özellikle 80'lerin melankolik elektro-pop müziklerinin izinden gidiyorlar. Başında Mike Simonetti isminde bir prodüktör/dj var. İtalyan değiller, Amerika'da bu adamlar. Glass Candy de bu plak şirketinin mihenk taşı gruplarından biri. 80'ler popunun en ilginç unsurlarını içeriyor müzikleri: Pet Shop Boys'un en melankolik şarkılarını hatırlatan aranjmanlar, Kate Bush ve Eurythmics gibi kadın vokalleri, italo-disco ve analog synthesizer'ların sıcaklığı... Yakında yeni bir albüm çıkaracakmış Glass Candy ve programda çaldığım Warm In The Winter da bu (henüz yayınlanmamış) albümün ilk single'ı. Single'ın ikinci şarkısı Beautiful Object de aynı derecede güzel. Hem hüzünlü hem de dans ettiriyor insanı, bir garip (80'lerin kabarık aslan yelesi saçları gibi).

Tabii Italians Do It Better'ın kataloğunda Glass Candy dışında da bir sürü güzel grup var, en başta sayabileceklerim Chromatics ve Desire olur. Ayrıca Mike Simonetti'nin çok güzel edit'leri ve bir iki yan projesi daha var tavsiye edebileceğim. Bir de derleme albümleri var ki onlarda da (kendi kataloglarında olmasa bile) birbirinden güzel şarkılar bulabiliyorsunuz. Mesela yine bu programda çaldığım Rubies'in I Feel Electric remix'i gibi.

Son olarak, bu hafta İstanbul'dan Özcan Ertek'in Soundcollage adı altında yaptığı parçalardan birine yer verdim programda. Soundcollage, ambient (genelde huzurlu bir müzik türü) ile drone (genelde huzursuz bir müzik türü) arasında gezinen ilginç bir tarza sahip. Programda çaldığım parça, Moon Junk ismindeki mini-ep'de yer alıyor. Biraz daha fazla bilgi ve diğer parçalar için Soundcollage'ın myspace veya bandcamp sayfalarına bakabilirsiniz.

8 Kasım 2011 Alçak Basınç

Youth Lagoon   Daydream
I Break Horses   Hearts
Dr. Hook & The Medicine Show   Penny (Galleon Trade's Hooked On Penicillin Version)
Foster The People I Would Do Anything For You
Cocteau Twins   Bluebeard
John Grant   Outer Space
Rubies (feat. Feist)   I Feel Electric (Tiedye Remix)
Glass Candy   Warm In The Winter
Errors   Earthscore
The Naked And Famous Youngblood (Dave Sitek Remix)
Pacific  Unspoken (Anoraak reMix)
Soundcollage   Dream Spell

06 Kasım 2011

2 Kasım - Summer Camp

 
Geçen haftaki programa çok sevdiğim bir grubun ilk albümünden bir şarkı ile başladım: Summer Camp'i ilk kez bu yılın başlarında Hollanda'da bir festivalde izlemiştim ve biraz yarım yamalak duran, çocuksu müzikleri hoşuma gitmişti. O sıralar sanıyorum henüz ilk konserlerini veriyorlardı, sahnede biraz tutuktular. Daha sonra Moshi Moshi'den çıkan EP'leri Young'ı dinledim, sevdim ama tam sevemedim. Yine de aklımın bir köşesinde bu ikili vardı hep. İlk albümleri Welcome To Condale geçtiğimiz günlerde yayınlandı. İlk izlenimlerim oldukça güzel, bu albümde daha profesyonelleşmişler belli ki, şarkıların yapısı, sözleri, heyecanları, web siteleri, hepsi daha güzel olmuş. 

Bu haftaki programda iki süper albümden daha parçalar vardı, biri MuteMath'in yeni albümü Odd Soul, diğeri de My Brightest Diamond'un All Things Will Unwind albümü. Her ikisinden de gelecek haftaki programda biraz daha detaylı bahsedeceğim için şimdilik sadece adlarını vermekle yetiniyorum. Üç gün sonra görüşmek üzere!


2 Kasım 2011 Alçak Basınç
Summer Camp     Better Off Without You
Polarsets Sunshine Eyes
Ronny Morris All About Love (Reworks Mix)
Youth Lagoons Cannons
Swimming Mining For Diamonds
The National Bloodbuzz Ohio
MuteMath   Prytania
Johnny Wakelin   In Zaire
We Were Promised Jetpacks   Picture Of Health
Apparat Organ Quartet   Pólinesía
My Brightest Diamond   High Low Middle
John Grant   I Wanna Go To Marz
Jape   The Oldest Mind
James Blake   Enough Thunder
.

25 Ekim - Apparat Organ Quartet


Bu programı hazırlamadan kısa bir süre önce, çok sevdiğim "az bilinen" gruplardan Apparat Organ Quartet'in yeni bir albüm (Polyfonia) çıkardığını gördüm. Oldukça güzel bir haber. Kötü olan tarafı, bu albüm 2010'da yılında çıkmış ve ben yeni farketmişim! Neyse, geç olsun da olsun diyerek keyifle dinledim albümü. AOQ, İzlandalı bir grup, dört klavyeci ve bir davulcudan oluşuyor (ama yine de quartet!) Tamamen canlı olarak çaldıkları synthesizer'ları ile muhteşem bir müzik yapıyorlar. Synth-pop ile Sigur Ros arası bir müzik. Ara sıra ses seviyesi ve gürültü öyle yükseliyor ki bir metal grubunu dinlemeye başladığınızı sanıyorsunuz (zaten Sigur Ros da "biz metal grubuyuz" demiyor muydu filmde?!) Bu arada ufak bir dipnot, grubun üyelerinden biri de kendi ambient / elektronik müzik albümleri ile yine oldukça tanınan bir isim, Jóhann Jóhannsson.


25 Ekim 2011 Alçak Basınç
Apparat Organ Quartet   Babbage
Jape  Please, Don't Turn The Record Off
Cold Cave   Youth And Lust
We Were Promised Jetpacks  The Drawing Board
Hanni El Khatib   Come Alive
Ocote Soul Sounds & Adrian Quesada   Vampires
Somi   Wallflower Blues
Ane Brun Worship
Mazzy Star   Give You My Lovin'
Seabear   I Sing I Swim
Talking Heads This Must Be The Place
Blonde Redhead   Here Sometimes
Twin Sister Kimmi In A Rice Field
Young Marble Giants   Wurlitzer Jukebox
Susanne Sundfør   Black Widow
.

18 Ekim - Hanni El Khatib

Geçtiğimiz haftaların toparlamasını yapma vakti geldi - olabildiğince. 18 Ekim'den başlayalım:

Hanni El Khatib, son dönemde programda sıkça çaldığım isimlerden biri. Filistin asıllı bir babanın oğlu, Amerika'da yaşıyor. Sesi ve müziği ile bana Jack White ve Devendra Banhart'ı hatırlatan bir adam kendisi. Will The Guns Come Out isminde bir albüm yayınladı kendisi geçtiğimiz aylarda. İsmi gibi biraz hırçın, biraz sokak çocuğu bir albüm olmuş bu, oldukça çiğ gitarlar, olabildiğine az stüdyo efekti, bol bol garaj-rock etkisi. Sevdim ben kendisini.

Bu aralar dinlediğim bir başka güzel grup ise School Is Cool oldu, onlar da Belçikalı yeni bir grupl, programda çaldığım şarkıları New Kids In Town'ın şu linkten izleyebileceğiniz güzel de bir videosu var, tavsiye ederim.


18 Ekim 2011 Alçak Basınç

Lemon Jelly Homage to Patagonia 
The Asteroids Galaxy Tour Major 
Ocote Soul Sounds & Adrian Quesada Tu Fin, Mi Comienzo 
Cream I Feel Free 
Metronomy On The Motorway 
School Is Cool New Kids In Town 
Hanni El Khatib Heartbreak Hotel 
Charles Bradley I Believe In Your Love 
Stevie Wonder Higher Ground 
Raphael Saadiq Go To Hell 
Danger Mouse & Daniele Luppi Two Against One 
Suuns Up Past The Nursery 
PJ Harvey On Battleship Hill 
Marina and The Diamonds Radioactive (How to Dress Well Re work) 
Lana del Rey Video Games 
.

30 Ekim 2011

03 Eylül 2011

23 Ağustos - Washed Out

Geçenlerde bahsetmiştim, son dönem çok güzel elektronik müzikler çıkıyor piyasaya. Neredeyse tamanen synthesizer'lar ile yapılan müzikler. Ben çok seviyorum böyle şeyleri, 70'lerin Krautrock sound'u veya 80'lerin 8-bit bilgisayar müziklerini hatırlatıyor (nostaljim var bu konuda, ne yazıkki!) Com Truise bunlardan biri, sıkça çaldım geçtiğimiz dönem programlarda. Bir başka ilginç grup da Washed Out. Aslında tam dediğim ekolden sayılmaz, biraz daha vokalli, biraz daha "shoegazer" tandanslı bir müzik yapıyor bu Washed Out (veya Ernest Greene, tek başına). Albümün adı Within And Without ve pek seksi bir kapağı var. Ernest bu albümü biraz şarkı sözü, bir Laptop, biraz sample ve bir de mikrofonla kendi odasında yapmış (aferin evladım).

Ernest Greene veya Washed Out


19 Nisan 2011 Alçak Basınç
Washed Out   Eyes Be Closed
Thao & Mirah   Hallelujah
Death Cab For Cutie   Monday Morning
Metronomy   Corinne
Miles Kane Better Left Invisible
Danger Mouse & Daniele Luppi   Roman Blue
Nick Cave & Warren Ellis   The Road
Nina Kinert   The Story Goes
RF & Lili De La Mora   Kings
Robin Saville   Murmuration
Stars Sleep Tonight (Junior Boys)
We Were Promised Jetpacks Ships With Holes Will Sink
The Cribs   Moving Pictures
The Kooks   Sofa Song
The Pains Of Being Pure At Heart     Heart In Your Heartbreak
The Raveonettes   Heart Of Stone 
.

16 Ağustos - Yacht

 Yacht güzel bir albüm ile geri döndü, seviyoruz onları. Albümün adı "Utopia" ve grubun beşinci albümü oluyormuş bu! Müzik dünyasında çaktırmadan yer edinmek böyle bir şey olsa gerek. Kolay değil, bu ara herkes yapamıyor bunu > "Secret diary of a band: Our first two years"

Bir takım haritalarla karışık YACHT!

(bu program 30 Ağustos akşamı da yayınlandı)

16 Ağustos 2011 Alçak Basınç

Foals   Miami
Yacht   One Step
Austra   Spellwork
Teddy Thompson   Over And Over
Bright Eyes   Middleman
Charlemagne I Heard Something
Caetano Veloso   Michelangelo Antonioni
Final Fantasy   Many Lives → 49 MP
Walter Murphy A Fifth Of Beethoven
Saturn EA1   Saturn's Brass
Calibro 35   Piombo In Bocca
Lucky Soul The Great Unwanted
Belle & Sebastian   The Ghost Of Rockschool
The Hundred In The Hands  Dressed In Dresden
Maximum Balloon   Tiger
Moon Duo   Fallout 
.

9 Ağustos - Little Dragon

Ağustos ayı biraz tatil ayı oldu haliyle. Ama programlar yayınlanmaya devam etti. Son 3-4 haftanın programlarını sırasıyla yerleştiriyorum, keyfinize göre dinleyebilirsiniz. Çoğu az konuşmalı, kesintisiz müzik şeklinde oldu.

Little Dragons'lar


9 Ağustos 2011 Alçak Basınç

Arcade Fire   Modern Man
Male Bonding   Tame The Sun
Love Is All   Last Choice
Mogwai   San Pedro
From Monument To Masses   Beyond Good & Elvis
Daft Punk   Encom Part 2 (Com Truise Remix)
Oh Land     Sun Of A Gun
Little Dragon   Little Man
Stevie Wonder   Boogie On Reggae Woman
The Asteroids Galaxy Tour   Safety Dance
Death Cab For Cutie   Stay Young, Go Dancing
Kurt Vile   Society Is My Friend
The Antlers   No Widows
M83   We Own The Sky
Ane Brun   Lullaby For Grown Ups 
.

04 Ağustos 2011

26 Temmuz - The Rapture

İki hafta önceki Alçak Basınç da aşağıdaki gibi geçti:

26 Temmuz 2011 Alçak Basınç

The Rapture How Deep Is Your Love
The Feeling (feat. Roisin Murphy)     Dance For The Lights
Fools Gold Street Clothes  
Washed Out   Amor Fati
M83 Midnight City
Junior Boys   A Truly Happy Ending  
Esmerine Walking Through Mist  
King Creosote & Jon Hopkins   Bubble
The Antlers   Every Night My Teeth Are Falling Out
Austra   Hate Crime
The View Friend (2 Bears remix)
Stevie Wonder   Superstition
The New Mastersounds   Bus Stop No 5 (Afrokats Crew Remix)

.

03 Ağustos 2011

2 Ağustos - Geri Dönüş

Haftalar süren sessizliğimi bozuyorum ve bu akşamki programı (ve parça listesini) hemen aşağıya yerleştiriyorum. İlginç bir şey yapıp geçen haftaki programı da önümüzdeki günlerde koyabilirim.

Bu arada çok güzel şeyler dinliyorum, özellikle elektronik müzik adına çok güzel gruplar çıktı son dönem ortalara. Bu hafta için kimseden özellikle bahsetmiyorum ama hafta içi bu dediğim elektronik müzik grupları ile ilgili belki kısa bir yazı bile koyabilirim blog'a. Bakalım, arayı kapatmak lazım! :)


2 Ağustos 2011 Alçak Basınç

Tegan And Sara Back In Your Head
Bon Iver Towers
Raphael Saadiq   Movin' Down The Line
The Asteroids Galaxy Tour The Sun Ain't Shining No More
Little Dragon   Ritual Union
Yacht   I Walked Alone
Sebastian (feat. Mayer Hawthorne)  Love In Motion
Amon Tobin   Goto 10
King Creosote & Jon Hopkins   John Taylor's Month Away
St. Vincent   Surgeon
M83 Midnight City
Patti Smith Everybody Wants To Rule The World
Esmerine   Walking Through Mist
Ashra   77 Slightly Delayed
.

11 Haziran 2011

7 Haziran - The Sea And Cake

The Sea And Cake, sakin ve akustik rock'a yakın tarzları ile hiçbir zaman çok popüler olabilecek bir grup değil. Kendi halinde, hatta biraz içe kapanık bir müzik onlarınki. Yeni albümleri Moonlight Butterfly da tam böyle bir müzik. Son dönemlerde vokalist/gitarist Sam Prekop'un elektronik müziğe ve synthesizer'lara sarması dolayısıyla (solo albümü neredeyse tamamen elektronik) bu albümde de araya biraz elektronik müzik girivermiş. Ama onun dışında bildiğiniz deniz ve kek... Albümün plağını almayı hayal ediyorum!


7 Haziran 2011 Alçak Basınç

The Sea And Cake   Up On The North Shore
Patrick Wolf Bermondsey Street
Miles Kane Telepathy
My Morning Jacket Circuital
Death Cab For Cutie   Codes And Keys
Gonzales Rap Race
Air   Mike Mills
Marianne Faithfull The Ballad Of Lucy Jordan
Imogen Heap First Train Home
The Bird And The Bee   Again & Again
Stereolab  French Disko
Broken Social Scene Love Is New
The Long Blondes   Only Lovers Left Alive
The Pains Of Being Pure At Heart     Too Tough
The Antlers   No Widows
.

01 Haziran 2011

31 Mayıs - The Antlers

Bu hafta The Antlers var Alçak Basınç'ın başlığında, yeni albümleri Burst Apart çok güzel olmuş. Bir iki dinlemeden sonra direk plağını alabilirim gibi geliyor. Ayrıca My Morning Jacket'in de yeni albümü çıktı, Circutial adı (NPR'dan dinleyebilirsiniz bir süre için). O da çok güzeldi.

Gil Scott-Heron'u kaybetmiş olmamız da bu haftanın müzik dünyasındaki en üzücü olayı sanırım.

Gündemi seçim ve onun getirdiği binlerce tatsız/rahatsız edici/çıldırtıcı haber ile dolu bir ülkede müzik hakkında daha fazla bir şey yazasım gelmiyor şu noktada. Aşağıda geçen günkü programı dinleme aparatımız, keyifli bir saat dilerim dinleyecek olanlara.



31 Mayıs 2011 Alçak Basınç


Robert Plant & Alison Krauss Please Read The Letter
Rilo Kiley Pictures Of Success
The Antlers French Exit
Suuns Up Past The Nursery
Franz Ferdinand Lucid Dreams
My Morning Jacket Circuital
Gil Scott-Heron Ain't No Such Thing As Superman
They Might Be Giants Can't Keep Johnny Down
Eleanor Friedberger My Mistakes
YACHT Dystopia
Cults Abducted
The War On Drugs Baby Missiles
Pure X Twisted Mirror

29 Mayıs 2011

24 Mayıs - Miles Kane

Bahar ayları geldi geçiyor anca sokaklara çıkabilecek duruma geldik. Bu yazıyı eklediğim gün itibariyle Freshtival geride kaldı, çok da keyifli geçti. Bir güneşimiz eksikti ne yazıkki. Crystal Fighters ve Noisettes herkesi coşturdu, Leftfield muhteşemdi, ses gümbür gümbürdü, daha ne isterim! :)

Bu arada, koşturmaca içerisinde geçtiğimiz programı blog'a koymamışım, işte şimdi onun sırasıdır. Geçen haftalarda durmadan dinlediğim albümlerin başında Danger Mouse ve Daniele Luppi'nin albümü Rome geliyor. Mart ayında haberdar olmuştum bu albümden, o zamandan beri heyecanla bekliyordum ve bu bekleyişi hak eden güzel bir albüm olduğunu gördüm dinleyince. Jack White ve Norah Jones'un vokalleri de (olayı çok farklı bir yere taşımıyor ama) yakışmış, tam bir hayal meyal albümü. Air'in Virgin Suicides albümünü hatırlattı, programın girişini de oradan bir şarkı ile yaptım.

Bu aralar durmadan dinlediğim bir başka albüm ise Jahtari plak şirketinin derlemesi Jahtari Dubbers Vol.2. Büyük bir dub/reggae hayranı değilimdir, severim ama sık dinlemem. Ama bu adamlar bir anda beynimi fethettiler, espirili ve bol synth/8-bit melodili bir tarzları var. Baştan sona keyifle dinliyorum bu sayede. O albümden çaldığım parça Disrupt - Citadel Station idi bu arada.


Miles Kane'e gelelim. Sırasıyla Inhaler, Come Closer ve Rearrange single'larından sonra o da albümünü yayınladı, Colour Of The Trap adını taşıyor ve biraz 60'lar ve 70'ler pop müziği ile rock arasında, The Last Shadow Puppets'ı hatırlatan şarkılar da içeren çok güzel bir albüm. Miles'ın sesini ve tarzını çok seviyorum. Bu çocuk biraz çalışsa Alex Turner'ı da zorlayabilir bence.

Son olarak Amon Tobin'in yeni albümü Isam. Biraz beklenmedik ritimlerden, kontrolsüz seslerden hoşlanıyorsanız, biraz zorlanmayı ve hırpalanmayı seviyorsanız bu albümü kaçırmayın, bir dinleyin. Amon Tobin kendini aşmış sayılabilir. Daha doğru dürüst dinleyemedim ama sesini iyice açarak dinlemenizi tavsiye edebilirim!

----

24 Mayıs 2011 Alçak Basınç

Air Suicide Underground
Danger Mouse & Daniele Luppi Season's Trees
Bonobo We Could Forever
Runaways Finders Creepers
Moon Duo When You Cut
Looper My Robot
Disrupt Citadel Station
Amon Tobin Kitty Cat
Pale Sketcher The Rainy Season
EMA Milkman
The Pains Of Being Pure At Heart Even In Dreams
The Sounds The No No Song
Miles Kane Rearrange
Crystal Fighters Plage

12 Mayıs 2011

10 Mayıs - tUnE-yArDs ve 123

Geçen akşamki programa yine bir dost tavsiyesi ile başladım: Suuns'un Up Past The Nursery şarkısı ile. Çok sıkı ve çaktırmadan nevrotik bir şarkı bu, çaktırmadan hastası oldum ben de. Sonra yeni Flaming Lips şarkısı da Tolga Yağlı'dan aldığım bir tüyodur. Ayrıca program yine anonssuz oldu (daha mı iyi oluyor böyle acaba?). Ama mesela "digital laptop reggae" kolektifi Jahtari'yi kendim buldum :) Neyse, sonuç olarak güzel bir liste oldu.

İki grup var biraz daha ilgiyi hak eden bu programda, ilki tUnE-yArDs (illa böyle yazılıyo!) diğeri de 123. 123 bizim çocuklar zaten, Berke, Burak, Feryin ve Dilara'nın grubu benim için. İkinci albümleri Arve'yi geçen gün baştan sonra dinledim ve çok da sevdim. Tertemiz prodüksiyonlu, güzel müziklerle dolu bir albüm olmuş. CD'sini almanızı kesinlikle tavsiye ederim. Yine de biraz dinlemek için şuraya da gidebilirsiniz. tUnE-yArDs ise Amerika'dan bir grup, kısa süre önce " w h o k i l l" adındaki yeni albümleri yayınlandı. Vampire Weekend kadar pop olmasa da onları hatırlatıyorlar, belki daha çok aynı diyarlardan art-rock-folk-pop karışımı, enteresan müzikler yapan Dirty Projectors ve dahi Animal Collective'e benzetebiliriz onları da. Ama kesinlikle neşeli bir şeyler var, yazlık bir müzik!


10 Mayıs 2011 Alçak Basınç

Suuns Up Past The Nursery
The Oscillation Head Hang Low (Kelpe Version)
Planningtorock The Breaks
tUnE-yArDs You Yes You
Acid House Kings Would You Say Stop
Tindersticks 35 Rhums Opening
Feist _ Ben Gibbard Train Song
123 Arve
Vessels Meatman, Piano Tuner, Prostitute
The Flaming Lips Drug Chart
Bibio Light Seep
Twin Shadow At My Heels
Poly Styrene Thrash City
East Park Reggae Collective Eye For An Eye
El Fata El Fata Ina The Dancehall
.

27 Nisan 2011

27 Nisan - Olmadı Kaçarız?

Haftasonu (pazar akşamüstü) Salon'da Büyük Ev Ablukada vardı, çay ve kurabiye ikramı ile! Ben kurabiyeler için gitmiştim tabii, başka ne olabilir? İzlediğim en iyi BEA konseri değildi ama her türlü seviyorum ben onları.

Bu konser yüzünden midir bilemeyeceğim ama bu salı biraz cepten yedik sanırım, fazla yeni bir şey yoktu, eskilerden güzel bir derleme toplama oldu diyebilirim ama. Damien Rice'ın Rat Within The Grain şarkısı en sevdiğim parçalarından biridir, mesela onu çalmış oldum, Bonaparte'ı uzun süredir dinlemiyordum, bir hatırlamak iyi oldu. Keza Franz Ferdinand'ı da... Belki tek yeni grup Tesla Boy idi, onları da sağolsun Ayşe'den duydum.

Damien Rice'ın 9 albümünü tekrar bir dinleyin bakın, benden söylemesi.


 
26 Nisan 2011 Alçak Basınç

The Alan Parsons Project Voyager
The Alan Parsons Project What Goes Up
Spoon Out Go The Lights
Bonaparte I Can't Dance
Franz Ferdinand I'm Your Villain
The Vaccines Wreckin' Bar (Ra Ra Ra)
The Dresden Dolls Shores Of California
The Pains Of Being Pure At Heart The Body
Tesla Boy Electric Lady
New Young Pony Club Tight Fit
Jose Gonzalez Killing For Love
Gorillaz Hong Kong
Emiliana Torrini Gun
Rilo Kiley The Absence Of God
Damien Rice The Rat Within The Grain 
.

24 Nisan 2011

19 Nisan - Jessica Lea Mayfield

Nisan ayının ortası geldi, anca kaldırıldı blogspot yasağı. Arada da (nedense DNS ayarları vs gibi şeylere girmediğimden) blog havada kaldı böyle. Bütün (ayarları tam) takipçilerimden özür dilerim, kaldığımız yerden devam edelim madem!

Geçen haftalarda bir sürü yeni albüm çıktı veya ben dinledim. Paul Simon var bir kere! "So Beautiful Or So What" yeni albümünün ismi ve çok güzel de bir albüm. Kimi eleştirmenler Graceland'den sonra en iyi albümü bile diyorlar - ki Graceland bence onun en iyi albümü değildir. Bu arada kendisi neredeyse 70 yaşına gelmiş, hiç farkında bile değiliz (sen kaç yaşına geldin diye sorarlar tabii sonra). Bir başka yeni güzel albüm ise oldukça genç bir grup olan tUnE-yArDs'sın "W h o k i l l" albümü idi. Vampire Weekend'in ayarı bozulmuş hali gibi veya "hafif psikopata bağlamış folk müziği", Dirty Projectors'u hatırlatıyor biraz.İyi ama, korkmaya gerek yok!
Geçen hafta hesapsız kitapsız karşılaştığım ilginç bir ses ise Jessica Lea Mayfield idi. 21 yaşında bir şarkıcı/sözyazarı kendisi. Ama hiç 90 doğumlu gibi görünmüyor, ki zaten ilk EP'sini de 16 yaşında iken yayınlamış! Bu yıl başlarında çıkan "Tell Me" kendisinin ikinci albümü. Spin'den Vogue'a değişik dergilerde hakkında methiyeler düzülmekte bu ara, David Letterman'ın şovuna çıktı, SXSW'in bu yılki parlayan isimleri arasındaydı, daha ne yapsın!? Bu arada, ilk albümünü prodüktörü de Dan Auerbach imiş, Black Keys'in vokalisti hani.

19 Nisan 2011 Alçak Basınç

Acid House Kings Under Water
Jessica Lea Mayfield Blue Skies Again
Paul Simon The Afterlife
tUnE-yArDs My Country
Moon Duo When You Cut
Vessels Recur
PJ Harvey The Glorious Land
Yuck Operation
Destroyer Poor In Love
Kurt Vile Runner Ups
I'm Not A Gun In Sepia
Jamie Woon Lady Luck
The Time And Space Machine Children Of The Sun
Pretty Lights Easy Way Out
The Budos Band Unbroken, Unshaven 
.

23 Nisan 2011

Yaşasın Geri Döndük! :)

Ama bu ders oldu, wordpress'e falan geçmek lazım...

Son programımın listesini yarına kadar yükleyeceğim.

22 Şubat 2011

22 Şubat - Terry Riley

Son günlerde belli albümleri tekrar tekrar dinliyorum, iki tanesinden geçen hafta bahsetmiştim. White Lunar'dan bir parça çalarım diye düşünüyordum hatta, şimdi farkettim ki bunu da atlamışım (gelecek haftaya söz). Bu sefer bahsedeceğim isim Terry Riley ve hiç adetim değildir ama 19 dakikalık bir parçaya yer verdim programda! (biraz mini çakal olarak da görülebilir tabii, 5-6 farklı parça yerine bir tek parça ile yırtmak falan)

Her neyse, bu Terry Riley yaptığı müzik ile özellikle 60'larda oldukça ses getirmiş ve Soft Machine, The Who gibi grupları doğrudan etkilemiş bir müzisyen - The Who'nun Baba O'Riley parçası ismini ondan alıyor (A Rainbow In Curved Air'i dinleyince neden olduğunu anlayacaksınız eminim). Bu eser 1969'da yayınlanmış (yayında 67 demişim, geçmiş olsun), tam da o dönemin ruhunu yansıtıyor, eminim o zamanlar ilk kez dinleyenler bizim şu anda hissettiğimizden çok daha farklı şeyler hissetmişlerdir. Yeni, farklı, organik ve sıcak ama aynı zamanda oldukça elektronik, karmaşık bir müzik, 2001'i hatırlatıyor biraz. "Tape delay" denilen analog efekt aletini kullanılmış yoğun bir şekilde (günümüzde kullanılan echo / delay ünitelerinin babasıdır bu, Pink Floyd falanda çok kullanmıştır). Ve müziği üreten aletler batılı  ama müzik oldukça yoğun doğu etkileri taşıyor, Hindistan, Endonezya, gamelan müzikleri...

Son günlerde yatmadan önce bunu dinliyorum işte :)


22 Şubat 2011 Alçak Basınç

Gruff Rhys Sensations In The Dark
Toro Y Moi Still Sound
Amadou & Mariam La Réalité
Radiohead Morning Mr Magpie
Cut Copy Hanging Onto Every Heartbeat
Destroyer Poor In Love
Adele Set Fire To The Rain
The Black Keys The Only One
Console My Dog Eats Beats
Bob James Take Me To The Mardi Gras
Terry Riley A Rainbow In Curved Air
.

16 Şubat 2011

15 Şubat - Demdike Stare


Son günlerde sıkça dinlediğim iki albüm var. Biri Nick Cave ile Warren Ellis'in 2009'da yayınlanan White Lunar albümü. Tam anlamıyla huzur buluyorum bu albümden. Sakin ve kendi halinde, ama diğer taraftan da insanın üstünü örten, sıcak tutan bir albüm, anne sevgisi gibi bir şey. İkilinin son yıllarda müziklerini yaptıkları film ve belgesellerden seçme eserler içeren iki cd'lik bir albüm bu. Özellikle The Assasination Of Jesse James ve The Proposition'ın hafif minimalist hafif pastoral müziklerini sevenler için mükemmel bir albüm. Eskiden bir ara programda da bir iki parça çalmıştım buradan. Gelecek hafta tekrar çalmak şart oldu.

Durmadan dinlediğim diğer albüm ise bundan oldukça farklı, oldukça dumanlı, karmakarışık duygular içeren ama yine de sinematik tarzı ile zihinde benzer duygular uyandıran bir albüm. Demdike Stare isimli ikilinin 3 cd'lik yeni albümleri Tryptych bu. İlk Pitchforkmedia'daki albüm incelemesini okuduğumda ilgimi çekmişti bu albüm, sonra dinlediğimde de garip bir şekilde kendisine bağladı. Biraz dubstep etkisi içerse de esas olarak karanlık atmosferli bir ambient / dub albümü. Gece uyumadan önce dinlemelik tam. Karanlık olmakla birlikte karamsar olduğunu söyleyemeyeceğim. Tamam, bir mutluluk ve umut albümü değil ama garip bir sıcaklık da içeriyor, yeraltında bir sığınakta olmak gibi, garip bir tedirginlik ile güven duygusu aynı anda hissettiriyor kendisini. Başka bir şey daha geliyor bunu söylerken aklıma ama onu yazmayacağım artık... Eğer atmosferik, "kendi kendisinin soundtrack'i" olan müziklerden hoşlanıyorsanız bu adamlara kesin bir kulak kabartın derim. 


15 Şubat 2011 Alçak Basınç

Toro y Moi   New Beat
Jamaica   The Outsider
British Sea Power   Living Is So Easy
Weezer   Trainwrecks
Gorillaz   On Melancholy Hill
Vampire Weekends Giving Up The Gun
The Last Shadow Puppets   My Mistakes Were Made For You
Karen Elson   The Truth Is In The Dirt
Skeewiff Man Of Constant Sorrow
Mint Royale   Kenny's Last Dance
Fatboy Slim   Weapon Of Choice
The Jolly Boys   Perfect Day
Team Ghost   High Hopes
Demdike Stare   Caged In Stammheim
.

10 Şubat 2011

8 Şubat - "Sesli Yaşam"


Haftaya şehrimizin ikinci büyük film festivali olan !f istanbul başlıyor! Çok da güzel bir müzik filmleri bölümü var festivalin, Sesli Yaşam adında. Toplam yedi film var bu bölümde. Beni özellikle tavlayanlar Feist'in "The Reminder" albümünün çevresinde geçen "Look At What The Light Did Now" ve Motörhead'in vokalisti Lemmy'nin filmi oldu. İkisine de gidiyorum, bu kesin. Ama diğerleri de hiç aşağı kalmıyorlar aslında, bir John Lennon belgeseli olan "LennonNYC", Blur'ün geçen yıl çıktığı son turnesi sırasında çekilen "Blur: No Distance Left To Run", tekno denilen müzik hakkında keyifli bir film olabileceğini düşündüğüm "Speaking In Code" ve "Jose Gonzales'in Olağanüstü Sıradan Yaşamı" serideki diğer filmlerden.

Sona bir tane film kaldı adını anmadığım, o da "We Don't Care About Music Anyway", Tokyo'daki avant-garde müzik camiası hakkında bir filmmiş. Nedense benim en az ilgimi çeken film oldu. Ama şimdi bunu Serra duysa kesin "aa bak sen o filmi mutlaka görmelisin"derdi herhalde... Neyse, Serra henüz bir şey söylemedi, festival de başlamadı :)


8 Şubat2010 Alçak Basınç

M83 Don't Save Us From The Flames
Holy Fuck Lovely Allen
Ginger Ninja Sunshine
The Amplifetes Somebody New
The Inspector Cluzo Zombie DJ Killers
Chapelier Fou Luggage
Feist Limit To Your Love
Ray Lamontagne & The Pariah Dogs Beg Steal Or Borrow
The Phoenix Foundation Wonton
Gorillaz Revolving Doors
The Aliens Tomorrow
Destroyer Downtown
James Blake I Never Learnt To Share
Seefeel Plainsong

19 Ocak 2011

18 Ocak - Taze 2011

Geçen hafta bir nevi 2011'e giriş haftası oldu benim için, en azından müzikal anlamda. Eurosonic festivali sonrasında orada gördüğüm ve göremediğim (!!!) güzel gruplardan bir derleme yaptım. Hatta bir tane de orada hatırlatılan grup var.

Göremediklerimden en üzüldüğüm sanırım The Brandt Brauer Frick Ensemble oldu. Bu ekip, klasik müzik enstrümanları ile synthesizer ve bilgisayar müziğini birleştiren ilginç bir topluluk. Kadro 10 kişiden oluşuyor, elektronik aletler yanında bolca perküsyon, yaylı sazlar, arp ve tuba, trombon gibi üflemeliler var. Youtube'daki şu klibi izlemenizi tavsiye ederim.

Gördüklerim arasında en çok hoşuma gidenler ise Crystal Fighters ve James Blake oldu. Crystal Fighters enerjileri ile, James Blake de sesi ile beni tavladı, her ikisi de çok güzel konserlerdi.

Konserlerden çektiğim (ve aslında oldukça amatör) fotoları Facebook'a koydum (hepsini bu linkten görebilirsiniz). Lafı daha fazla uzatmayayım, fotoların yanlarında ufak tefen notlar da var, hikayenin kalanını da oradan görüp okuyabilirsiniz :)



18 Ocak 2011 Alçak Basınç

Crystal Fighters Plage
El Guincho Bombay
Vinnie Who What You Got Is Mine
Monarchy The Phoenix Alive
The Shoes Stay The Same
The Van Jets Onawa
Go Back To The Zoo I'm The Night (See You Later)
Anna Calvi Jezebel
Mount Kimbie Before I Move Off
Summer Camp Was It Worth It
The Brandt Brauer Frick Ensemble Paparazzi
Acid Washed Acid Washed
The Phoenix Foundation Buffalo
.

12 Ocak 2011

11 Ocak - sade mixtape...

Bu haftaki programın şarkı listesini koyamıyorum ama en azından gecikmeden programı koymak istedim blog'a. Aşağıda yine kesintisiz bir mixtape tadında yapılmış bu kaydı dinleyebilirsiniz. Gil-Scott Heron'dan Olafur Arnalds'a, OMD'den The Cribs'e bir sürü şarkı var içinde. Tam listesini dediğim gibi yapamadım ve herhalde uğraşıp koyamayacağım da. Ama hadi meraklısı için ufak bir yarışma yapalım: programdaki şarkıların eksiksiz bir listesini çıkarıp aşağıya yorum olarak ekleyen ilk kişiye ben de The XX'in CD'sini hediye edeceğim! Bir haftalık da süre vereyim, öyle sonsuza kadar beklemek olmaz (bu arada tam listeyi koyamadım ama şarkılar hangisidir nedir haliyle hatırlıyorum, merak edilmesin!!).

Tabii şimdi nedir ki bu yoğunluk diyenler için, birazdan (yarın sabah demeye dilim varmıyor artık) Hollanda'da gerçekleşecek olan Eurosonic festivaline doğru yola çıkacağım. Bu blog'u takip edenler bilir, 3-4 yıldır ocak aylarında bu festivale gidiyorum ve ardından bir sürü ilginç grup ve müzik ile geri dönüyorum. Özellikle yeni grupları keşfetmek için yaratılmış bir etkinlik. Bakalım bu yıl kimleri dinleyeceğiz, sürpriz isimler kimler olacak... Dönüşte, haftaya herhalde bu konuda detaylı bir rapor veririm buradan. Sizin de tavsiyelerinizi almak isterim tabii, sitedeki sanatçı listesine bakıp tavsiyelerde bulunabilirsiniz.

http://festival.eurosonic-noorderslag.nl/en/artists/


11 Ocak 2011 Alçak Basınç

09 Ocak 2011

Rock, Muhaliflik ve "Müziğin Yaşlanması" Hakkında

Bugün Hafif Müzik'te Mehmet Tez'in ilginç bir yazısı vardı, Rock'n Roll Yazısı. Hepimizin bildiği, en tanıdık rock gruplarından bahsetmiş Tez. "Hepsinin ortak fikri 'Rock müzik muhaliftir, isyan eder, dünyayı değiştirmek ister'. Emin misiniz?" diye sorarak başlamış yazısına. The Doors'dan Metallica'ya, U2'dan Tindersticks'e, bir çok grubun aslında rock'ın muhalif olma, isyan etme söylemi ile çelişen bir dolu şey yaptığına işaret etmiş. Yerli grupları da katmış kervana, sonunda da "gerçekten 'başkaldırı, dünyayı değiştirme gücü' arayan, elektro gitar saplantısını bırakıp başka yerlere baksın" diyerek bitirmiş. Yine aralardan ilginç bir tesbit: "Kendimizi kandırmayalım. Bu gruplara da hiç kızmayalım, onları eleştirmeyelim. Rock çoktan, belki biz doğmadan bitti. Geriye olsa olsa hayali kaldı." İlginç ve güzel bir yazı, baştan sonra okumanızı tavsiye ederim.

Bu yazı, bir zamandır aklımda olan bir konuda beni de bir şeyler yazmaya itti biraz. Kısaca müziğin veya müzik türlerinin yaşlanması diyebilirim buna. Müzik türleri de bütün "canlılar" gibi, doğuyor, büyüyor, bir yerde büyüme duruyor, daha sonra da kaçınılmaz bir şekilde yaşlanarak ölüyor. Aslında sanatta ve müzikte "ölüm" daha çok bir durağanlık şekline bürünmekte. Tabii ki tamamen yok olma da mümkün: Mesela bugün tamamen yokolmuş Maya ve Aztek'lerin müziği hakkında ne biliyoruz? Veya bundan 1.000 yıl önce Orta Asya'dan Anadolu'ya doğru göç eden İslam öncesi Türk kavimlerinin müzikleri hakkında? Somut pek bir bilgi yok...

Bunları bir kenara koyarsak, en azından içinde yaşadığımız uygarlık(lar) dahilinde yaratılmış müzikler ve müzik türleri bir şekilde var olmaya devam ediyorlar. Ama bir noktada gelişimleri duruyor, kendi içlerinde yeni bir şeyler çıkmamaya başlayınca da pratikte ölmüş gibi oluyorlar. Veya oluyorlar mı? Sizce klasik müzik artık ölü bir müzik midir? Veya yine geçenlerde Mehmet Tez'in de katkıda bulunduğu bir tartışmada bahsi geçtiği gibi, caz artık ölü bir müzik midir? Cevaplar net değil, tartışmalı (bu arada, Tez'in cevabı olumsuz, henüz ölmemiştir). Peki ya rock müziğinde durum nedir sizce, hiç düşündünüz mü? Cidden klasik anlamda rock müziğinin sonuna geldik mi?

Mehmet Tez'in, rock müzisyenlerin tavırlarından yola çıkarak bugünkü durumu özetlediği yazısı bu anlamda önemli bir işaret. Bir zamanlar tam anlamı ile bir "gençlik isyanı" şeklinde başlayan bu müzik, yaratıcıları ve mihenk taşı isimleri ile beraber yaşlanıyor, yaşlandıkça da ateşi biraz daha sönüyor. Bir zamanlar her türlü heyecana ve maceraya açık bir delikanlı iken, şimdi daha çok huzur ve rahat arayan, yakında emekli olacak orta yaşlı bir aile babası kıvamına geliyor... Bildiğimiz anlamdaki rock müziği yaşlanıyor, o eski isyankar havasından pek fazla birşey kalmıyor geriye.

Bu durum tek tek müzisyenler için geçerli olabileceği gibi, rock müziği "camiasının" genel duruşu için de geçerli biraz. Olay (Tez'in de işaret ettiği gibi) sadece "nerede kaldı rock müziğinin isyankar, muhalif söylemi" çerçevesinde görülmemeli. Twitter üzerinde bu konuda biraz konuştuğumuz Zülal Kalkandelen'in dediği gibi (belki en başları hariç) rock müziği, elektro-gitarla yapılan müzikler sadece muhalif, isyankar söylemlerden oluşmadı, değişik tipte konformistler her zaman işin içinde vardı. Ama zamanla rock müziğinin yaşlandığı, eski enerjisini yitirdiği aşikar. Tez'in yazısında Tindersticks ve PJ Harvey'e atfedilen "gürültüden rahatsız olma", "sigara içirtmeme" gibi yaklaşımlar belki gerçekten de biraz abartılı örnekler olabilirler ama diğer çoğu örnek iki gerçeğe işaret ediyor: Eski baba rock'cılar yaşlandı ve artık isyanları biraz sözde kalıyor. 90'lardaki kısa bir dönemi bir kenara koyarsak, bugün yeni çıkan rock gruplarının çoğu isyana tavıra falan pek takmıyorlar, kendi hayatları üzerine yazıp çiziyorlar daha çok (bu noktada Art Brut'un My Little Brother şarkısı ve sözleri tartışılabilir mesela!)

Sevdiğim müzik yazarlarından, The New Yorker'ın ünlü kalemi Alex Ross, bir yazısında dolaylı olarak bu "yaşlanma" konusundan bahsediyordu. Çok genel olarak klasik müziğin günümüzdeki yeri hakkında bu yazı. Bir yerinde şunu diyor Ross: "All music becomes classical music in the end", yani "bütün müzikler eninde sonunda klasik müzik oluyor". Şöyle devam ediyor ilgili kısım (yaklaşık bir çeviri ile): 

"Diğer [klasik müzik dışındaki] müzik türlerinin tarihlerini okuduğumda çoğu zaman garip bir deja-vu hissine kapılıyorum. Cazın hikayesi mesela, klasik müzik tarihinin hızlı çekim hali gibi geliyor bana. İlk başta bir "gençlik isyanı" dönemi: Satchmo ve Duke Ellington, Bix ve Jelly Roll Morton bir kuşağa kendini müzik içinde kaybetmeyi öğretiyor. İkinci olarak, burjuvaların akın etme dönemi: sosyetik swing caz topluluklarının gelişimi, romantik dönem orkestralarına paralellikler içeriyor. Üçüncü aşama: Sanatçılar burjuva imajına karşı isyan ediyorlar, klasik müzikteki modernist hareketi hatırlatıyor bu, hatta bazen direk alıntılar bile içeriyor (Charlie Parker, Bahar Ayini'nin açılış notalarını bir parçasına yerleştiriyor). Dördüncü aşama: 'free jazz', öncü müzisyenlerin kitleler ile bağlarını koparıp içine kapalı, avant-garde bir hale geldiği noktayı temsil ediyor. Ve beşinci aşama: İdare etme dönemi, Wynton Marsalis'in geleneksel caza yeni bir hayat kazandırma çabaları, 20. yy. bestecilerinin neo-romantik müzikleri ile paralellik teşkil ediyor. Ama bu çabalar da cazı popüler ana akımların arasına kazandırmak konusunda yeterli olmuyor."

Alex Ross, sonrasında bu örneğini rock müziğine de uyarlamış, güzel tesbitleri de var. Yukarıdaki paragrafı okurken eminim sizin de aklınıza rock ile alakalı örnekler gelmiştir. En basitinden günümüzde bir çok rock grubunun yaptığıkları, geçmişe öykünmeleri ile yukarıdaki beşinci aşamayı, yeniden canlandırma çabalarını hatırlatmıyor mu size? (Ross bu konuda The Strokes, The White Stripes ve ismi The'lı bir kısım grubu örnek olarak vermiş mesela.)

Tabii soru işaretleri burada sona ermiyor. Birçok şey var sorulabilecek. Günümüzde yapılan hiçbir şey yeni sayılmaz mı? Veya günümüzde şu anda tam da adını koyamadığımız yeni bir tür / tarz mı ortaya çıkmakta? Yeni dalga hangisi, elektronik müzik mi? 90'ların (hatta 80'lerin) başında elektronik müziğin ortaya çıkışı ve günümüzde geldiği yer de bu şablona uyuyor mu? Günümüzde yapılan elektro-gitarlı müzikler, rock değilse hangi türe giriyor? Diğer taraftan rock öldü ise, artık neredeyse babalıktan dedeliğe terfi yaşına gelmiş bu ihtiyarları izleyen kitleler neden azalmıyor, küçülmüyor? Bir seferde ele almak için oldukça ağır sorular bunlar...

Son olarak yine Alex Ross'un yazısından bir alıntı ile bitireyim yazımı: "Çoğu genç dinleyici [shuffle modunda rastgele gezinen] iPod'larına benzer şekilde düşünüyor gibiler. Karakterlerini biçimlendirmeyi veya 'dünyayı kurtarmayı' vaadeden o tek bir türe pek o kadar bağlı değiller artık." Bu anlamda gerçek müzik severler için belki de artık türler ve tarzlar bir anlam ifade etmiyor. Ne de olsa bilgi çağındayız, herkes her tarzda kendine dair bir şeyler buluyor olabilir...

4 Ocak - Destroyer

Geçen programda anonssuzdu, baştan sonra bir mixtape gibi dinleyebilirsiniz. Aslında böyle "mixtape"lerde bence tarz tutarlılığı önemlidir ama bu programda öyle bir şey olmuyor tabii, her şey birbirine karışıyor.

Bir iki not düşecek olursak: programın başlarında çaldığım Smith Westerns, yılın ilk "next big thing"i olarak hızlı bir giriş yapacak gibi görünüyor. İkinci albümleri "Dye It Blonde" bir iki hafta içinde yayınlanacak ve dinlediğim parçalar pek de güzel (ikinci albüm konusunda dikkatimi çeken "adsız"a da buradan teşekkürler!) İlk single'ları "Weekend" de aynı şekilde oldukça keyifli bir rock şarkısı. Şu aralar bir başka çok sevdiğim grup, Oneothix Point Never üyelerinin diğer grubu olan Games, 80'ler sound'u ile 2000'lerin elektronikasını birleştiren hoş bir şeyler yapıyorlar. The Sea And Cake'in elebaşı Sam Prekop'un son solo albümü "Old Punch Card"dan çaldığım The Silhouettes'in çok da güzel bir video klibi var, youtube'dan bir göz atın derim. Ayrıca albüm de çok ilginç, özellikle analog ve hafif deneysel elektronik müziklerden hoşlanıyorsanız kesinlikle bir dinleyin. French Horn Rebellion da hala beni şaşırtmaya devam ediyor!

Haftanın en ilginç şarkısı ise Destroyer'in Ocak ayı sonu gibi yayınlanacak olan yeni albümü "Kaputt"un açılış parçası "Chinatown" idi. Destroyer'in başındaki isim Daniel Bejar ilginç bir adam, çok hoş, huzurlu bir sesi var ve şarkıları da çok güzel. 95'ten bu yana 10'a yakın albüm yayınladı kendisi ve son dönemde de EP'ler üzerinden gidiyordu, bir önceki EP'si "Bay Of Pigs" ve 13 dakika uzunluğundaki şarkısı muhteşemdi. Yeni albümünü (öncekiler gibi) Merge Records tarafından yayınlayacakmış.



4 Ocak 2011 Alçak Basınç


Destroyer Chinatown
Smith Westerns Weekend
Men Bataille
Neon Indian Children Of The Revolution
Games Strawberry Skies
Robot Koch (feat. Portable Morla) Verbal Bruises
Guido Cat In The Window
LA Düsseldorf Rheinita
Sam Prekop The Silhouettes
Fujiya & Miyagi Sixteen Shades Of Black and Blue
French Horn Rebellion Up All Night
The Phenomenal Handclap Band All Of The Above (T.H. White Remix)
Dennis Coffey Theme From Black Belt Jones
Os Mutantes A Minha Menina
Gal Costa Ponta De Lança Africano (Umbabarauma)