Bu arada, koşturmaca içerisinde geçtiğimiz programı blog'a koymamışım, işte şimdi onun sırasıdır. Geçen haftalarda durmadan dinlediğim albümlerin başında Danger Mouse ve Daniele Luppi'nin albümü Rome geliyor. Mart ayında haberdar olmuştum bu albümden, o zamandan beri heyecanla bekliyordum ve bu bekleyişi hak eden güzel bir albüm olduğunu gördüm dinleyince. Jack White ve Norah Jones'un vokalleri de (olayı çok farklı bir yere taşımıyor ama) yakışmış, tam bir hayal meyal albümü. Air'in Virgin Suicides albümünü hatırlattı, programın girişini de oradan bir şarkı ile yaptım.
Bu aralar durmadan dinlediğim bir başka albüm ise Jahtari plak şirketinin derlemesi Jahtari Dubbers Vol.2. Büyük bir dub/reggae hayranı değilimdir, severim ama sık dinlemem. Ama bu adamlar bir anda beynimi fethettiler, espirili ve bol synth/8-bit melodili bir tarzları var. Baştan sona keyifle dinliyorum bu sayede. O albümden çaldığım parça Disrupt - Citadel Station idi bu arada.
Miles Kane'e gelelim. Sırasıyla Inhaler, Come Closer ve Rearrange single'larından sonra o da albümünü yayınladı, Colour Of The Trap adını taşıyor ve biraz 60'lar ve 70'ler pop müziği ile rock arasında, The Last Shadow Puppets'ı hatırlatan şarkılar da içeren çok güzel bir albüm. Miles'ın sesini ve tarzını çok seviyorum. Bu çocuk biraz çalışsa Alex Turner'ı da zorlayabilir bence.
Son olarak Amon Tobin'in yeni albümü Isam. Biraz beklenmedik ritimlerden, kontrolsüz seslerden hoşlanıyorsanız, biraz zorlanmayı ve hırpalanmayı seviyorsanız bu albümü kaçırmayın, bir dinleyin. Amon Tobin kendini aşmış sayılabilir. Daha doğru dürüst dinleyemedim ama sesini iyice açarak dinlemenizi tavsiye edebilirim!
----