07 Haziran 2008

Miller Music Factory Jürisindeyim


Geçtiğimiz ay güzel bir gelişme oldu, Miller ekibi beni de Miller Music Factory jürisine davet etti. MMF, geçtiğimiz yıllarda merakla izlediğim organizasyonlardan biri idi, özellikle geçen sene rock kategorisini yakından takip etmiştim. Zaten beni de Alternatif Rock ve Cover kategorisi için çağırdılar ve tabiki seve seve kabul ettim. Aynı jüride yer alan diğer isimler de yakından tanıdığım ve çok sevdiğim arkadaşlar, sırayla Radyo Eksen'den Gülşah Güray, Rolling Stone'dan Mehmet Tez ve Elec-trip plak şirketinden Oğuz Kaplangı.

Bu yıl Miller müzik konseptini "Miller Music World" başlığı altında toplamış ve MMF'ye yukarıda da gördüğünüz gibi yeni bir kategori eklemiş, "Cover" kategorisi. Aslında ilk başta bu kategori konusunda pek emin olamamıştım ama sonradan ilginç ve hoş olabilecek bir kategori seçimi olduğunu düşündüm. Cover dediğin illa "tıpkısının aynısı" mantığı ile yapılmak zorunda değil, bu konuda da yaratıcılık imkanları sınırsız aslında. Ne bileyim, yıllar önce Athena'nın Tarlaya Ektim Soğan'ı veya Mor Ve Ötesi'nin Yaz Yaz Yaz cover'ları, cidden çok başarılı ve güzel örneklerdir bu alanda. Keza, Yonca Evcimik'in söylediği, gençlerimizin bilinç altına işlemiş hit'i 8.15 Vapuru'nun çok hoş bir iki cover'ını dinlemişliğim var, böyle şeyler insanın neşesini yerine getiriyor. Bu konuda da sınır tanımaya gerek yok anlayacağınız!

Ülkemizde az sayıda olan bu tür müzik yarışmalarının önemi büyük aslında. Yeni grupları tanıtmak, ama daha da önemlisi, onlara sahne alacakları ortamlar, fırsatlar sağlamak, yeni kapılar açmak, çabalarının boşa gitmeyeceğini hissettirmek... Mesela benim de içinde yer aldığım İstanbul Caz Festivali'nde de "Genç Caz" isminde bir bölümümüz var ve bu organizasyon da ülkemizde caz müziğine genç yetenekler kazandırılması açısından önemli bir platform oluşturuyor ve bunun sonuçlarını da yıllar içerisinde görmeye başladık. Miller Music Factory de gençler arasında daha popüler elektronik müzik ve rock açısından benzer bir rolü üstleniyor bence ve yıllar geçtikçe bunun etkisini de daha somut olarak göreceğiz.

Yarışmalar, müzisyen olmayanların ilgisini çekmek açısından da önemli tabi. Düşünürseniz, bu grupların o ana kadar müzikle sadece "ders çalışırken radyoyu açmak" seviyesinde ilgilenen eşi dostu, bir anda bu heyecana dahil olacaklar, onlarla beraber heyecanlanacaklar vs. Müzik merakı, bir şarkıyı sevmek (veya sevmemek) hep sosyal boyutu da olan konulardır, sevdiğiniz birisinin, arkadaşınızın yaptığı, nasıl ortaya çıktığını bildiğiniz (hatta buna katkıda bulunduğunuz) bir müzik tabiki daha çok hoşunuza gider. Ama bundan öteye, müzikten zevk almaya da böyle böyle başlar insan... Neyse, bu konuyu burada kesmemde fayda var, bırakırsanız çok teorik derinliklere dalabilirim zira.

Miller ekibine buradan tekrar teşekkür ediyorum. Miller Music Factory'de görüşmek üzere!

http://www.millermusicworld.com/

1 yorum:

Harun İzer dedi ki...

Hm, tarlaya ektim soğan cover sayılır mı diye düştü demin aklıma. Yorum bile olsa cover'dır aslında, cover demek başkasının parçasını çalmak demek sonuçta.

ayrıca kendi blog'una yorum bırakan ilk insan ben değilimdir herhalde ama ilginç oldu bu da :))