09 Ocak 2011

Rock, Muhaliflik ve "Müziğin Yaşlanması" Hakkında

Bugün Hafif Müzik'te Mehmet Tez'in ilginç bir yazısı vardı, Rock'n Roll Yazısı. Hepimizin bildiği, en tanıdık rock gruplarından bahsetmiş Tez. "Hepsinin ortak fikri 'Rock müzik muhaliftir, isyan eder, dünyayı değiştirmek ister'. Emin misiniz?" diye sorarak başlamış yazısına. The Doors'dan Metallica'ya, U2'dan Tindersticks'e, bir çok grubun aslında rock'ın muhalif olma, isyan etme söylemi ile çelişen bir dolu şey yaptığına işaret etmiş. Yerli grupları da katmış kervana, sonunda da "gerçekten 'başkaldırı, dünyayı değiştirme gücü' arayan, elektro gitar saplantısını bırakıp başka yerlere baksın" diyerek bitirmiş. Yine aralardan ilginç bir tesbit: "Kendimizi kandırmayalım. Bu gruplara da hiç kızmayalım, onları eleştirmeyelim. Rock çoktan, belki biz doğmadan bitti. Geriye olsa olsa hayali kaldı." İlginç ve güzel bir yazı, baştan sonra okumanızı tavsiye ederim.

Bu yazı, bir zamandır aklımda olan bir konuda beni de bir şeyler yazmaya itti biraz. Kısaca müziğin veya müzik türlerinin yaşlanması diyebilirim buna. Müzik türleri de bütün "canlılar" gibi, doğuyor, büyüyor, bir yerde büyüme duruyor, daha sonra da kaçınılmaz bir şekilde yaşlanarak ölüyor. Aslında sanatta ve müzikte "ölüm" daha çok bir durağanlık şekline bürünmekte. Tabii ki tamamen yok olma da mümkün: Mesela bugün tamamen yokolmuş Maya ve Aztek'lerin müziği hakkında ne biliyoruz? Veya bundan 1.000 yıl önce Orta Asya'dan Anadolu'ya doğru göç eden İslam öncesi Türk kavimlerinin müzikleri hakkında? Somut pek bir bilgi yok...

Bunları bir kenara koyarsak, en azından içinde yaşadığımız uygarlık(lar) dahilinde yaratılmış müzikler ve müzik türleri bir şekilde var olmaya devam ediyorlar. Ama bir noktada gelişimleri duruyor, kendi içlerinde yeni bir şeyler çıkmamaya başlayınca da pratikte ölmüş gibi oluyorlar. Veya oluyorlar mı? Sizce klasik müzik artık ölü bir müzik midir? Veya yine geçenlerde Mehmet Tez'in de katkıda bulunduğu bir tartışmada bahsi geçtiği gibi, caz artık ölü bir müzik midir? Cevaplar net değil, tartışmalı (bu arada, Tez'in cevabı olumsuz, henüz ölmemiştir). Peki ya rock müziğinde durum nedir sizce, hiç düşündünüz mü? Cidden klasik anlamda rock müziğinin sonuna geldik mi?

Mehmet Tez'in, rock müzisyenlerin tavırlarından yola çıkarak bugünkü durumu özetlediği yazısı bu anlamda önemli bir işaret. Bir zamanlar tam anlamı ile bir "gençlik isyanı" şeklinde başlayan bu müzik, yaratıcıları ve mihenk taşı isimleri ile beraber yaşlanıyor, yaşlandıkça da ateşi biraz daha sönüyor. Bir zamanlar her türlü heyecana ve maceraya açık bir delikanlı iken, şimdi daha çok huzur ve rahat arayan, yakında emekli olacak orta yaşlı bir aile babası kıvamına geliyor... Bildiğimiz anlamdaki rock müziği yaşlanıyor, o eski isyankar havasından pek fazla birşey kalmıyor geriye.

Bu durum tek tek müzisyenler için geçerli olabileceği gibi, rock müziği "camiasının" genel duruşu için de geçerli biraz. Olay (Tez'in de işaret ettiği gibi) sadece "nerede kaldı rock müziğinin isyankar, muhalif söylemi" çerçevesinde görülmemeli. Twitter üzerinde bu konuda biraz konuştuğumuz Zülal Kalkandelen'in dediği gibi (belki en başları hariç) rock müziği, elektro-gitarla yapılan müzikler sadece muhalif, isyankar söylemlerden oluşmadı, değişik tipte konformistler her zaman işin içinde vardı. Ama zamanla rock müziğinin yaşlandığı, eski enerjisini yitirdiği aşikar. Tez'in yazısında Tindersticks ve PJ Harvey'e atfedilen "gürültüden rahatsız olma", "sigara içirtmeme" gibi yaklaşımlar belki gerçekten de biraz abartılı örnekler olabilirler ama diğer çoğu örnek iki gerçeğe işaret ediyor: Eski baba rock'cılar yaşlandı ve artık isyanları biraz sözde kalıyor. 90'lardaki kısa bir dönemi bir kenara koyarsak, bugün yeni çıkan rock gruplarının çoğu isyana tavıra falan pek takmıyorlar, kendi hayatları üzerine yazıp çiziyorlar daha çok (bu noktada Art Brut'un My Little Brother şarkısı ve sözleri tartışılabilir mesela!)

Sevdiğim müzik yazarlarından, The New Yorker'ın ünlü kalemi Alex Ross, bir yazısında dolaylı olarak bu "yaşlanma" konusundan bahsediyordu. Çok genel olarak klasik müziğin günümüzdeki yeri hakkında bu yazı. Bir yerinde şunu diyor Ross: "All music becomes classical music in the end", yani "bütün müzikler eninde sonunda klasik müzik oluyor". Şöyle devam ediyor ilgili kısım (yaklaşık bir çeviri ile): 

"Diğer [klasik müzik dışındaki] müzik türlerinin tarihlerini okuduğumda çoğu zaman garip bir deja-vu hissine kapılıyorum. Cazın hikayesi mesela, klasik müzik tarihinin hızlı çekim hali gibi geliyor bana. İlk başta bir "gençlik isyanı" dönemi: Satchmo ve Duke Ellington, Bix ve Jelly Roll Morton bir kuşağa kendini müzik içinde kaybetmeyi öğretiyor. İkinci olarak, burjuvaların akın etme dönemi: sosyetik swing caz topluluklarının gelişimi, romantik dönem orkestralarına paralellikler içeriyor. Üçüncü aşama: Sanatçılar burjuva imajına karşı isyan ediyorlar, klasik müzikteki modernist hareketi hatırlatıyor bu, hatta bazen direk alıntılar bile içeriyor (Charlie Parker, Bahar Ayini'nin açılış notalarını bir parçasına yerleştiriyor). Dördüncü aşama: 'free jazz', öncü müzisyenlerin kitleler ile bağlarını koparıp içine kapalı, avant-garde bir hale geldiği noktayı temsil ediyor. Ve beşinci aşama: İdare etme dönemi, Wynton Marsalis'in geleneksel caza yeni bir hayat kazandırma çabaları, 20. yy. bestecilerinin neo-romantik müzikleri ile paralellik teşkil ediyor. Ama bu çabalar da cazı popüler ana akımların arasına kazandırmak konusunda yeterli olmuyor."

Alex Ross, sonrasında bu örneğini rock müziğine de uyarlamış, güzel tesbitleri de var. Yukarıdaki paragrafı okurken eminim sizin de aklınıza rock ile alakalı örnekler gelmiştir. En basitinden günümüzde bir çok rock grubunun yaptığıkları, geçmişe öykünmeleri ile yukarıdaki beşinci aşamayı, yeniden canlandırma çabalarını hatırlatmıyor mu size? (Ross bu konuda The Strokes, The White Stripes ve ismi The'lı bir kısım grubu örnek olarak vermiş mesela.)

Tabii soru işaretleri burada sona ermiyor. Birçok şey var sorulabilecek. Günümüzde yapılan hiçbir şey yeni sayılmaz mı? Veya günümüzde şu anda tam da adını koyamadığımız yeni bir tür / tarz mı ortaya çıkmakta? Yeni dalga hangisi, elektronik müzik mi? 90'ların (hatta 80'lerin) başında elektronik müziğin ortaya çıkışı ve günümüzde geldiği yer de bu şablona uyuyor mu? Günümüzde yapılan elektro-gitarlı müzikler, rock değilse hangi türe giriyor? Diğer taraftan rock öldü ise, artık neredeyse babalıktan dedeliğe terfi yaşına gelmiş bu ihtiyarları izleyen kitleler neden azalmıyor, küçülmüyor? Bir seferde ele almak için oldukça ağır sorular bunlar...

Son olarak yine Alex Ross'un yazısından bir alıntı ile bitireyim yazımı: "Çoğu genç dinleyici [shuffle modunda rastgele gezinen] iPod'larına benzer şekilde düşünüyor gibiler. Karakterlerini biçimlendirmeyi veya 'dünyayı kurtarmayı' vaadeden o tek bir türe pek o kadar bağlı değiller artık." Bu anlamda gerçek müzik severler için belki de artık türler ve tarzlar bir anlam ifade etmiyor. Ne de olsa bilgi çağındayız, herkes her tarzda kendine dair bir şeyler buluyor olabilir...

6 yorum:

Zülâl Kalkandelen dedi ki...

Twitter'da konuştuk ama buraya da yazmak istedim.
1-Benim M.Tez'in yazısına olan itirazım, rock müzikte muhalifliği ele alırken, Patti Smith gibi bir müzisyeni Guns N' Roses, Metallica gibi gruplarla aynı kefeye koymasından kaynaklandı. Üstelik P.Smith'in muhalif sayılmaması için gösterdiği neden, konserde sigara içilmemesini istemesinden...
Tindersticks'in konserde sürekli bağrışarak hem müzisyenlere hem de diğer dinleyicilere saygısızlık edenleri uyarması da "muhalif olmama kriteri" sayılmış.
Buna itirazım var. Ben, Wall Street'in merdivenlerinde Patti'y'i "People Have the Power"ı söylerken canlı dinledim. Onun da olduğu bir grupla New York’ta Irak Savaşı'na karşı gösterilere katıldım. Aslında P.Smith'in muhalifliğini anlatmama gerek de yok.
Ama sadece duman altı bir ortamda şarkı söyleyemiyor diye ona konformist demek, muhalifliğini sorgulamak doğru değil. Bu haksızlık.
Bir müzisyenin şarkılarının dinlenmesini talep etmesi de en doğal hakkı. Tindersticks o davranışı, festival ortamında açıkhavada yapmadı; Babylon gibi ufak bir salonda yaptı.

2-İtiraz ettiğim bir başka nokta, rock müzik=bad boys anlayışı. Yani sahnede sigara içilerek arıza, muhalif görüntüsü verilecek... Bu eski bir düşünce. Rolling Stones üyelerinin sağlıklı beslenmesi muhalif olmalarına engel olmaz. Muhaliflik tartışılacaksa bu sisteme karşı olup olmamakla ilgili. Bunu grup muhalif olduğu için söylemiyorum; aksine sistemle bir sorunları yok.
Bence sağlıklı beslenebilir, sigara içmeyebilir ama en sıkı muhalif olabilirsiniz. Thom Yorke vejetaryendir mesela ama günümüzün en muhalif müzisyenlerindendir. Mehmet, muhaliflikle ilgili kriterleri belirlerken eski "rock müzik=bad boys" anlayışından hareket ettiği için değerlendirmeleri ona göre olmuş.

3-Aslında Mehmet'in yazısının ana fikrine karşı değilim. Elbette rock müzik de her şey gibi değişti.Massive Attack'dan 3D ile yaptığım bir röportajda bilinçli olarak bu konu üzerine odaklanmış ve "Sanatçıların Bob Dylan ya da The Beatles döneminde olduğu gibi politik duruş sahibi olması bugün neden zor?" diye sormuştum. Yanıtı şuydu: Birçok müzisyen daha güvenli olan yolu seçiyor. Örneğin çevre sorunları bugün artık uluslararası fenomen haline geldi. Ya da küreselleşme karşıtlığı ve ticarette adillik gibi konular var. Çok sayıda insan artık bu sorunların dünyayı giderek yaşanılmaz bir yere götürdüğü konusunda hemfikir. Dolayısıyla da bunları konuşmak güvenli. Fakat hükümetleri eleştirenler, yaşayacak alan bulmakta zorlanıyor. Çünkü tam bu noktada asıl politika işin içine giriyor. Özellikle siyasi açıdan ikiye bölünmüş ülkelerde bu durum, hayranların bir bölümü ile ters düşmek demek. Bu yüzden, gruplar da dinleyicilerinin önemli bir kısmını kaybetmekten çekiniyor."
3D haklı; bugün müzisyenler kazanacakları ün ve parayı tehlikeya atmak istemiyor. Bu bir yıpranma. Bunu tabii ben de eleştiriyorum. Ancak bu yozlaşma, 80 sonrasında Thatcherism ve Reaganism ile artış göstermekle birlikte, 1970'lerde de yok değildi.
"Rock müzik her zaman muhaliftir" anlayışı doğru değil. Axl Rose ne zaman muhalifti? Aerosmith'in tek derdi kadınlar ve eğlenceydi. The Sex Pistols nihilist tavırlar sergileyip kendine odaklandı.O dönemde de grupların çoğu sefahat hayatı sürüyordu. Ancak The Sex Pistols'ın aksine The Clash gibi bir grup da vardı.

Bu tartışmalardan çıkardığım sonuç şu: Önce muhalifliğin tanımında anlaşmalı. Muhalif denince benim aklıma uyuşturucudan dibe vurup dünyayı unutan "kötü çocuklar" gelmiyor. Bunu yapmalarına karşı olduğumdan değil; yapan yapsın ama toplumsal, siyasal sorunlarda ses çıkarsın.
Joe Strummer gibi "The Future is Unwritten" diye haykırsın. T.Yorke gibi eylemlere katılıp insanları harekete geçirsin. P.Smith gibi Wall Street'in merdivenlerinde şarkı söyleyip ABD’nin sosyalist başkan adayına destek versin...

Sonuç olarak, konformist müzisyen, sistemi ve politikacıların dayattıklarını kabul edip susandır. Yoksa sebze yemiş kime ne?

fecese dedi ki...

merhaba,
Öncelikle Zülal Kalkandelen'e katılmakla birlikte kafama takılan bir şeyi eklemek istiyorum. Rock müziğin ölmesi veya artık muhalifliğini kaybetti söylemini anlayamıyorum. Sözlüğe baktığımda ¨Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olan, aykırı olan kimse¨dir muhalif. Bunu Rock'n Roll için de söylebilirim çok rahat bir şekilde. Sadece siyasi bir tavra karşı durmak değildir. Bugün Massive Atack da muhalif bir gruptur. Zamanında Sex Pistols da, Jerry Lee Lewis de...Bu olay bir reaksiyondur, muhalif olmak reaksiyon halinde olmaktır. Bir şeyin öldüğünü söylemeyiz. Daha doğrusunu söylemek gerekirse sürekli form değiştirme söz konusu demek gerekir. Dönemin koşulları ile alakalı değişen bir form var. Ama oturup gruplara göre tartışacak ve ordan sonuca varacaksak hiç bir zaman muhalif değildi diyebileceğimiz kadar her dönem için sanatçı vardir.

Çok teşekkür ediyorum.

Fatih Cihangir Selimoğlu

idil elveriş dedi ki...

sürekli gençlerle iç içe bir eğitimci olarak, genç kuşakların siyasetle de müzikle de bilgiyle de internetle de ilişkisinin bizimkiyle aynı olmadığını her gün görüyorum. varsın olmasın. bu onları daha az muhalif yapmaz. onlar daha farklı bir muhalefet yapabilirler. ve yapıyorlar. onların taptığı hip hop şarkılarının sözleri de bence "klasik" rock şarkılarıyla aynı kategoride. protest ille de eyleme mi dönüşmeli? muhalefetin ne olduğunun tanımlamak kime hak kime değil? bizde diyorsak, yaş veya müzik kıdemimiz üzerinden yeni bir iktidar alanı yaratmıyor muyuz? zaten son derece hiyerarşik bir toplumda yaşıyoruz, yaşlının genci, erkeğin kadını ezdiği bir toplumda. dolayısıyla bu da gençleri ezeceğimiz yeni bir alan olmamalı. Harun, sen de yıllardır çalıyosun, on seneki kuşakla şimdiki genç kuşağa ilişkin gözlemlerin vardır herhalde?

Harun İzer dedi ki...

bundan 3-4 sene evvel, yurtdışında bir konser öncesinde - ki süper hip yeni birilerinin konseriydi, sanırım robyn idi hatta - DJ kabininde 40'larının sonunda bir amca görünce şaşırmıştım. Koca memlekette, bu kadar yeni taze isimlerin sahneye çıktığı bir konserde DJ'liği yapmak bu adama mı kalmış diye. O aklıma geldi şimdi nedense...

Gençlerin zevklerini "gençliğini bırakmak istemeyenler" yönetiyor sanırım, budur son söyleyeceğim. Şimdilik...

Zülâl Kalkandelen dedi ki...

muhaliflik yaşta değil baştadır. :) dediğim gibi, bir insan yaşlı olabilir, doğal besinleri tercih ediyor olabilir, sahnede sigara içmeyebilir ama ruhen hep muhalif kalabilir. kim neyi nasıl söylüyor, bir şeyi şarkılarında söylerken kendi hayatında uyguladıkları onunla çelişiyor mu ona bakmak lazım bence.

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.