"I think that’s what’s good about being a DJ, people can tell when you’re playing the what you love to play. You can hear it in the way someone plays records. If I’m playing house records, its going to end up sounding a bit like a fish out of water, if that’s not what I play or I’ve never played before. Whereas even if they don’t like hip hop, they’re going to love the way I play it."
"Bence DJ'liğin en güzel tarafı, sevdiğiniz şeyleri çaldığınızda insanların bunu hemen anlayabilmesi. Adamın plakları çalış tarzından falan rahatlıkla anlarsınız bunu. Eğer house plakları çalıyorsam sonu sudan çıkmış balığınki gibi oluyor - hele bunlar normalde çalmadığım veya daha önce dinlemediğim şeylerse. Ama hip-hop sevmeyen bir kitle bile olsa, (hip-hop) çalınca kesinlikle çok hoşlarına gidiyor çaldıklarım."
Evet, Recep'in tavuğu değil, Mark Ronson bunu diyen! Şu ara içinde Ronson'ın da geçtiği biraz kapsamlı bir yazı hazırlıyorum ve röportajlardan birinde bu satırları okudum. Cidden güzel demiş. Dans pistindeki dinleyiciler DJ'i anında puanlandırırlar, daha siz farkına varmadan bomboş bir pist dolabilir veya tam tersi, koca bir salon boşalabilir...
Başka bir söyleşisinden çok hoşuma giden iki satırı da aktarayım, kesinlikle katılıyorum bunlara:
When DJing, don’t be eclectic for its own sake.
(DJ'lik yaparken "eklektik" olmaya kasmayın)
DJ for yourself as well as the crowd.
(DJ'lik yaparken dinleyiciler için olduğu kadar kendiniz için de çalın - tabi burada tam tersinin de aynı şekilde geçerli olduğunu ekleyeyim!)
Biraz "on emir" tadında oldu ama olsun, şahsen kesinlikle katılıyorum bu adama, DJ'lik anlayışlarımız kesinlikle uyuşuyor. Zaten böyle didaktik takılmayı da severim, tam benim kafamda bir adam belli ki! Bir ara fırsat bulursam uzuun bir "DJ'lik Ahlakı" yazısı yazmayı düşünüyorum bu arada.
Bu arada, Mark Ronson'ın ilk albümü Here Comes The Fuzz'ı kesinlikle tavsiye ederim, süper bir hiphop albümü!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder