25 Haziran 2006

White Rose Movement

WHITE ROSE MOVEMENT
"Aşk Sayısal Bir Hadisedir…"
(yayınlanmadı, Nisan 2006)

80’lerin ve new-wave’in bayrağı hala dalgalanıyor, yeni savaşçımız ise rock ve electro sound’u ile modernize edilmiş White Rose Movement!

“İngiltere’de işler böyle dönüyor herhalde” demekten alıkoyamıyor insan kendini... White Rose Movement’in bugünlere gelişi oldukça güzel müziklerinin yanısıra doğru insanlar ve doğru zamanlamanın bir araya gelmesi ile şekillenmişe benziyor... İsimlerini 1940’larda anti-nazi tavırları ile kendilerini duyuran Alman öğrenci hareketinden alan grubun vokalisti Finn Vine, Norfolk’da bir ghetto’da büyüdüklerini anlatıyor. Grubun dört üyesi de oradan tanışıyorlar zaten. Evlerinin yakınında, eski bir komünden arta kalanlar arasında bohem takılan gençler, etraflarında sürekli müzisyenler, gitar amfileri, daha 8-9 yaşında müzik ile iç içe olan bir grup çocuk…

Daha sonra grubun gitarist Jasper Milton ile Londra’da okumaya başlayan Finn, orada ilk grubu Arturo’yu kurar, birkaç konser verdikten sonra kazandığı birazcık parayı yine bolca müzik aleti almaya yatırır. Yıllar önce bu şekilde müzik yapmaya başlayan WRM’nin iki elebaşı, daha sonra yine Norfolk’tan arkadaşları olan Owen Dyke (bas) ve Ed Harper (davul) ile ekibi büyütürler. Bu noktada bir de grubun tek dişi üyesi Taxxi’nin gruba nasıl dahil olduğundan bahsetmezsek olmaz: rivayet o ki, Erica (Taxxi’nin gerçek adı) ile Erol Alkan’ın kulübü Trash’de takıldıkları bir akşam tanışmışlar, hatta tanışma demek yanlış olur, özellikle “grubun duruşuna yakışacak” bir hatun bulmak amacıyla mekandaki bütün kızları sorgularken Taxxi çıkmış karşılarına. Daha önce piyano çalmış olan Taxxi de tabi bu teklifi hemen kabul etmiş.

Trash demişken, WRM üyelerinin bir aralar Londra’nın doğusunda oldukça popüler bir kulüp olan Dazzle’ı da işlettiklerini söylemek lazım. Londra’da kafalarına göre çalacak bir yer bulamadıkları için en iyisinin kendi mekanlarını yaratmak olacağına karar verirler ve Dazzle’ı açarlar. Kısa zamanda oldukça popüler olur Dazzle’da, Elastica’nın sesi Justine Frischmann’dan Chris Cunningham’a birçok ünlü sima da DJ’lik yapar, giderek mekan daha kalabalıklaşmaya başlar, sırasıyla önce Babyshambles tayfası, sonra Kate Moss ve en son da The Sun muhabirleri Dazzle’da neredeyse yatıp kalkmaya başlarlar… Ve tabi bu da Dazzle’ın sonunu getirir.

Bütün bu Dazzle ve gece hayatı hikayeleri bir yana, WRM’nin tarzı esas olarak çocukluklarında dinleyip sevdikleri müziklerden yola çıkıyor, esinleniyor. Özellikle punk sonrası 80’ler sound’larına olan düşkünlükleri aşikar. Bunun üzerine bir de 2000’lerin electro-clash sonrası electro-rock sound’unu ekleyelim. Kısaca The Killers, The Bravery, VHS or Beta gibi gruplar ile aynı kulvarda ilerlediklerini söylemek pekala mümkün. Ama WRM’i belki bütün bu tayfadan biraz ayıran, melodik yapılarını oldukça ön plana çıkarmaları. Bunu da hem vokallerde hem de keyboard tonlarında net bir şekilde hissedebiliyorsunuz. Ama tabii onlar da bütün bu post-electro-clash dalgasının içine giriyorar, isimlerinin başında “The” olmamasına rağmen ve çok da başarılı bir şekilde.

Burada atlamamak gereken bir başka önemli bağlantı da Paul Epworth. Her döneme damgasını vuran gruplar olduğu gibi, bu grupların (hatta bazen dönemin veya tarzın) sound’una imzasını atan çok önemli prodüktörler de olur hep. WRM’in arkasındaki isim de Paul Epworth olmuş. WRM’nin ilk single’ları Love Is A Number’dan debut albümleri Kick’e kadar prodüktör olarak hep onu görüyoruz. Maximo Park, Bloc Party ve The Rakes gibi grupların albümlerindeki başarısı ile kendini ispatlamış ve son dönemlerin en hip prodüktörleri arasına girmiş bir isim kendisi. WRM’i ise ilk kez birkaç sene önce bir konserlerinde ses teknisyeni iken dinliyor ve oldukça beğeniyor. Daha sonra Epworth başka bir grup için stüdyodayken onlarla tekrar karşılaşıyorlar. WRM’ciler ise o sıralar çalıştıkları prodüktörlerinden pek memnun kalmadıkları için hemen kayıtlarına Epworth ile devam etmeye karar veriyorlar. Bu ortak çalışmanın ilk sonucu da kendilerinin çıkış single’ı sayılabilecek Love Is A Number oluyor.

Grubun ilk albümü Kick ise yine Epworth’un ellerinden çıktı. Geçtiğimiz aylarda da Gomez, Travis gibi grupların plak şirketi Independiente’den yayınlandı. Albümü de bir turne takip etmekte şu aralar, daha önce Placebo ve The Rakes gibi grupların alt grubu olarak sahne alan WRM, bu sefer kendisinin esas adam olduğu bir turne ile yollara düşüyor. 19 Mayıs’ta da Indigo sahnesinde olacaklar.

Hiç yorum yok: